21 Nisan 2009 Salı

Atlanta Hawks vs. Miami Heat(ilk maçın ardından)

Yarın ikinci maçı oynanacak serilerden Miami Heat(43-39) ve Atlanta Hawks(47-35) arasında olanını ele almaya çalışacağım bu yazıda genel olarak seriye bakış yerine ilk maçta görmüş olduğumuz tablo üzerinden yorum yapacağım.
Serinin en iyi oyuncusu ve sezonun all-star arasından sonra yapmış olduğu çıkışla en göze batan oyuncusu olan Dwayne Wade’i kadrosunda bulunduran Heat,5 tane play off tecrübesi olan ama playofflarda genelde bi level aşağıda basketbol oynayan,olağan şüphelilerden kurulu Hawks karşısında home court advantagesi de olmadığı bir seride turu geçmeyi amaçlıyor,umuyor ve buna inanıyor ancak bu şekilde oynayacaksan sana söylemek gerekir ki böyle olmaz Mr.Wade,karşındaki takım normal sezonda un ufak edip 42,3 sayıyla oynadığın Knicks değil playofflarda Hawks’la oynuyorsunuz.
Zamanının rakiplerinin yüreğine su serpen Brian Cook ve Chris Mihm den oluşan front courta sahip Lakers’ında inanılmaz performanslara mecburen imza atmış oyuncusu Kobe Bryant ın takım oyunu konusunda göstermiş olduğu gelişimi senin de göstermen gerekir.Üstelik her ne kadar ahı gitmiş vahıysa ilk yoklama devresinde yok yazılacak Jermaine O’neal gibi ne olursa olsun bir All-star eskisi ve sağlam düzeyde basketbol İ.q. suna sahip olan oyuncuyu cafcaflı dövmeleri eblek suratına karşı iyi bi atlet ve şutör olan Michael Beasley’i takımın bünyesinde barındırıyorsa.Sezon içerisinde yer yer bunu farkettiğini gördük ancak iki takımın ilk maçındaki Wade tamamen MVP oylamasında Amerikan kamuoyunun kendisini de başa sayması hatta sezonun en değerli oyuncusu olarak göstermesi üzerine “doğru ata oynuyorsunuz bakın şimdi Hawks ı da yeneceğim” moduna girdi ve doğal olarak Atlanta Hawks savunmasının üzerine yoğunlaştığı bu maçta el üstünden el altından dışardan şutları savurdu.Üstelik bu sefer kendisini savunan ligin belki de Lebron dan sonra en güçlü swingmani olan Joe Johnson ın bulunduğu,pota altına drive etmesi halinde kendini her daim hazırda bekleyen Josh Smith in bulunduğu takıma karşı 21 de 8 saha içi yüzdesiyle yaptı ve sonucunda takımı kendilerinin gelmiş geçmiş en kötü playoff skoru 64 sayıyla sahadan ayrıldı(yüzde 100 le at da demiyorum da niye lüzumsuz zorluyosun be adam takımın 30 sayıda kalacağından mı korktun?)
Gerçi adamı suçlamayalım takım arkadaşlarında iş yok diyenler olabilir bu tartışılır ancak unutmamak gerekir ki adamlara “ya ben pek yapamadım pozisyonum da çok uygun değil şu lanet shot clock da dolar gibi oluyo canım şunu bi al da potaya salla” dendiğinde bir anda J.Moon gibi oyuncuların Steve Kerr yüzdesiyle şut atması beklenemez.İlerleyen maçlarda skordan çok takımı oynatmak amacındaki bir Wade göremezsek Heat için bu iniş çıkışlarla dolu sezon erken sonlanabilir.Nasıl olsa bir şekilde sayı bulma imkanı eline geçecektir kendisinin.
İlk maçta görebileceğimiz üzere takımın üzerindeki telaş hali,ne yaptığını iyi bilerek oynayan Hawks karşında dakikalar ilerledikçe arttı ve Bibby nin müdafasında çok kötü bi maç geçiren ve boş attığı bi kaç şutu kaçırması sonucu iyice demoralize olan Chalmers'ın da katkılarıyla hezimet gerçekleşti.
Serinin devamında Wade hücumsal anlamda ilk maçtan daha üretken oynayıp biraz daha fazla skor üretecektir elbette ancak bir şekilde kendi ürettiği skorun Atlanta gibi ilk beşindeki parçaları çok iyi işleyen bir takıma karşı yetmeyeceğini anlamalı ve ikinci bir skor opsiyonu olarak da gördüğüm en azından ilk maçtan sonra mental olarak hazır gibi görünen yegane Heat oyuncusu Jermaine O’neal a topun sık inmesini sağlamalı(22 dakikada 5 sayı attığını biliyorum ancak kimse 40 sayıyla oynayacağını falan beklemiyordur artık O’neal ın,içeriye inen topları tekrar dışarıda uygun şut pozisyonu sağlayan oyunculara verebilecek olması bile bu kadar x-faktör fukarası bir takımda en azından bişeylere yarayacaktır ve rakip takımın savunma dengesini biraz da olsa bozacaktır)
Hawks cephesine bakılırsa da,klişe olacak ama ne yaptığını bilen,üstün olduğu yönleri iyi değerlendiren,dersine çalışmış bir takım görüyoruz.Zaza nın oynadığı sıralarda uyguladıkları yarısaha basketbolu Al Horford un oynadığı dakikalarda ise zaman zaman çılgın tempolara varabilen basketbolları karşısında Heat’in verecek cevabı yoktu ve yine bir klişe tabirle “güle oynaya kazandılar”.Burada dikkati çeken olay ise; Sacramento günlerinde batı yakasında buralarda çok oynayan Mike Bibby’nin bu sefer doğuda ve tamamen başka bir mentaliteyle basketbol oynayan bir takımda olsa da aklı basketbol sahasındayken sahada ne kadar olumlu basketbol oynayabileceğini göstermesiydi.Maç boyunca Chalmers ı eline aldı hatta bazı pozisyonlarda adamı dış şutlarda boş bırakarak(ki Rajon Rondoyla falan karşılaştırılamayacak bir şutu da vardır kendisinin)paniklemesine neden oldu ve mental üstünlüğünü de kurdu.Bununla da kalmadı sezon ortalaması 5 asisti 32 dakikada geçti,9 asist yaptı,2 top çaldı üstüne de aroma niyetine 2 blok yaptı.J.Smith’de bu playofflara basketbol oynamak için geldiğini cümle aleme gösterdi,üstüne bir de aynı cümle aleme güzel bir yarı saha pasını destansı bir ters alley-oop la tamamlayarak görsel şölen yaşattı.
Yazıyı çok dağılmaya ve maç anlatımına dönmeye başladı.Artık bağlamam gerekirse,ikinci maç serinin gidişatı açısından çok çok önemli olacaktır.Çünkü Heat ilk maçı Celtics in Bulls a kaybettiği gibi başarısız bir serbest atış sonucu,Garnett’siz kadronun ikinci go to guy ı oluveren Ray Ray in adet gününde olduğu için rezalet şut atıp-hatta atmayıp zira herif şut sokamadı- ama geri kalan herşeyi doğru yaptıkları bir şekilde kaybetmiş olsaydı,genç oyuncuların soyunma odasında(Türk olsalardı belki birer de sigara yakarak)”Oğlum allem ettik kallem ettik yenemedik lan olmayacak gibi bu iş”dediklerini varsayıp bu işin bittiğini söyleyebilirdik.Ancak onlar sahada hiç birşeyi doğru yapmadılar.Ulusal takımlarından döndükten sonra gevrek gevrek gülümseyerek “Abi liderlik neymiş Lebron’la Kobe’den çok iyi öğrendim yea,Flash’tım iki ayda Bat-man oldum Allah ıma” açıklamasını yapmayı çok iyi bilen Wade in liderlik vasfının ne derece gelişmiş olduğunu test etme şansını önümüzdeki maçta yakalayacağız.Bu hezimetten sağlam çıkıp,serinin en iyi oyuncusu olduğunu ama kendi haricindeki en iyi 3 oyuncunun da karşı takımda bulunduğu bilincine varırsa belki takımının kazanma şansından söz edebiliriz.Heat’in ikinci maçı alması sonucu belki biraz uzayabilecek ama Amerikan medyasının “işte kan gövdeyi burada götürecek gençler iyi bakın” yaygarasının lüzumsuz olduğunu düşündüğüm overrated gibi duran bu seri hakkındaki skor tahminim ise 4-1 Hawks lehine biteceği yönünde.

20 Nisan 2009 Pazartesi

Cleveland Cavaliers Detroit Pistons playoff eşleşmesi

Cleveland Cavaliers(66-16)le Detroit Pistons(39-43) arasındaki bu seriye baktığımızda ibrenin Play offlara genel olarak baktığımızda görmemizin çok zor olacağı bir şekilde taraflardan birinin çok lehine gözüktüğünü söyleyebiliriz.Öyle 10 sene falan değil geçtiğimiz seneye kadar Doğu da tepeye oynayan Detroit Pistons ın aslında çok kurtulmaya çalıştıysa da son yılların Lebron önderliğinde şahlanan ekibi Cavaliers ın ilk turda eline düşmesi Pistons taraftarlarının hiç hoşuna gitmemiş olsa gerek.ama yapılacak bir şey yok .”Magic le eşleşelim hem sezon içinde yendik süper de eşleşiyoruz ehe mehe” derken kerameti kendinden menkul ajan görünümlü Michael Curry takımı sezonun son 9 maçınının 6 sını son üç maçının ise tamamını kaybediyor ışık hızıyla dibe vuruyordu.
Pozisyonları ele almaya başlarsak pivot pozisyonunda aslında 4 numara oynayan ama mecburen yaşlı ayakları el verdiğince B.Wallace takasından sonra gerekli pivot hamlesinin bi türlü gelmemesi hatta olumlu harekette bulunmayı bırakın takoz elli,fundamental bilgisi sıfırın altında olan,Olawakandi faciasını tek başına unutturan Kwame nin pota altında bağlanması ile oluşan büyük sorun bir dolayısıyla oynayan Rasheed Wallace ve son dönemde sağlıklı olsa da Nba in gelmiş geçmiş en kristal bilekli oyuncularından Zydrunas Ilgauskas ın isimleriyle karşılaşıyoruz ikisi de birbirinden yavaş oyuncular olan bu ikilinin kuşkusuz Pistons tarafında bulunan ismi Sheed bu serinin önemli oyuncularından.pota altında konsantrasyonu yüksek olduğu zamanlarda boğuşarak ve trash talk yaparak rakip uzunlara hayatı zindan edebilen Wallace un bu yöntemlerle Cleveland pota altına karşı başarılı olamayacağı şüphesiz.çünkü karşısında maç başına sadece 25 dakika kadar Ilgauskası görecek…bunun haricinde rakip pota altında Ben Wallece la uğraşmak kendi potasının altındaysa Lebronu durdurmak için yine Phil Jackson ın iki takım arasındaki ilk mücadelede Nba severlerle tanıştırdığı pivotun mesafe daraltıp katını engellediği üzerindeki savunmacının da uygun şut açısını bozmaya çalıştığı bir taktik olarak özetlenebilecek savunma düsturunu yapmaya çalışacak ve bunu bi maç boyunca 38-40 dakika yapmaya çalışacak açıkcası 35 yaşındaki oyuncunun yaşlı ayaklarının bunu yapabileceğini sanmıyorum hatta maç içinde kopmadan devamlı bir şekilde bunu yapmaya çalışacak konsantrasyon seviyesine de muhtemel süpürülmemeye sahaya çıktıkları maçı haricinde ulaşabileceğini bile sanmıyorum. Eğer Curry tüm maç Lebronu birebir savunup takımını sarhoş masalarına meze yapmaz yahut tüm maç alan savunması falan oynayıp halka arz ettirmezse tabi,yine de emin olmamak lazım bu adamdan herşey beklenir.
4 numaralara baktığımızda Cleveland cephesinde yırtıcı oyuncu Anderson Varejao lu orta mesafe şut uzmanı Joe Smith li aslen 4 numarayı olan dolayısıyla bu pozisyonu da 5 numarayı da savunma anlamında iyi oynayabilen (zaten ligin 4 sene en iyi savunmacısı ve bir o kadar süre de en iyi reboundcusu ünvanını elinden bırakmamış bir oyuncudan bahsediyoruz)Ben Wallace, Pistons ta da tecrübe abidesi ama daha ne kadar bi sezon boyunca 30-31 dakika oynayabileceğini çok merak ettiğim eski süper yetenek Antonio Mcdyess ve 3 yıllık tecrübesiyle ileride belki iyi birşeyler yapabileceğinin ipuçlarını veren ancak bu anın henüz şimdi olmadığı aşikar olan Jason Maxiell i görüyoruz.açıkcası rebound sezgisi ve uzak mesafe tehdidiyle Mcdyess bu pozisyonda normal sezon ortalaması olan 9.6 sayıyı yakalayacak ve 9-10 civarı reboundu da istatistik hanesine yazdıracaktır ancak Cleveland gibi bir takımı yenebilmek için normal sezon ortalamalarından fazlasına ihtiyacınız var hele sıradan bir oyuncunun normal sezon ortalamalarından çok daha fazlası gerekli ve eğer siz de 35 yaşında geçmişinde başından iki ciddi sakatlık geçmiş bir oyuncuysanız bunları yapamayacaksınız demektir.ancak bunun için sizi suçlamak kimsenin haddine değildir.zamanının en değerli pota altı duosu işbirliği içinde olan takımınızın bütün organizasyon yeteğini bozan,kürek elli 3 numara Walter Herrmann ın yer yer 4 numara oynadığı bir takım haline getiren Dumars ın suçlanması daha makul olacaktır.
3 numaralar için söylenecek pek bir şey yok.Sezon ortalamaları 28.4sayı 7.6 rebound 7.2asist 1.7 top çalma ve 1.2 blok olan ve bunu yüzde 48.9 gibi anormal bir yüzdeyle yapan potayı gördüğü her açıdan penetre üstüne penetre yapan çoğunluğa göre bu sezonun hem en iyi hem en değerli oyuncusu Lebron James karşısında Krilenko nun falan aksine uzun kollarının avantajını birebir savunmada da çok iyi kullanan gerçekten karşısındaki oyuncuyu zor anlar zor şutlara sağlam basketbol bilgisiyle zorlayan Tayshaun Prince tam anlamıyla bir ölüm kalım savaşı verecek.aslında pota altında sağlam atlet bir uzun olması halinde uzun kollarının avantajını kullanıp Lebronu zaten oyunun eksik iki noktasından biri olan dış şuta zorlayıp göreceli olarak başarısız olmasını sağlayabilecek Nba deki en önemli isimlerden biri Tayshaun.Ancak Pistons un kadrosunda bahsedilen pota altı oyuncusunun olmadığı çok açık.Lebron un anormal gücü ve çabukluğuyla hemen her hücumda zor anlar yaşatacağı Prince ın hücumda ise savunmada kaydetmek zorunda kalacağı anormal efor yüzünden pek başarılı olamayacağını söylemek güç değil.sezon ortalaması 14.2 olan bi oyuncudan zaten size hücumda önderlik etmesini bekleyemezdiniz ancak o ortalamanın bile çok altında bi seri avarajı tutturup moral bozucu bi seri geçirmesi kesin gibi bu Duncan dan sonra siniri alınmış oyuncu profilini en iyi dışa vuran oyuncunun.
2 numaralara geldiğimizde ise Rip Hamilton lı yer yer Rodney Stuckey li Pistons a karşılık Delonte West in başını çektiği bir guard kombinasyonu kullanan Cavaliars backcourtu görmekteyiz.Serinin Pistons avantajına olabileceği gözüken tek eşleşmesi açıkca burada çünkü kendisine karşı belirgin güç avantajı olmayan oyunculara karşı screenden çıkıp şut atan İbrahim Kutluay tipi oyuncu profilinden kurtulan yer yer post uplarla ve kendine has fade away e benzetebileceğimiz şut tarzıyla da skor üretebilen skorer kimliğine daha tam bürünen Rip bu seride de bu tip anlara çokca imza atabilir.ancak o da 25 yaşındaki eski Rip değil ve yumurta kafalı koçu Curry nin istikrarlıca mahvettiği guard mevkisinde konsantre olduğunda screenden çıkan oyuncuyu çok iyi bulan ve ortalamanın hayli üstünde bir pasör olan(pas vermeyi sevmemesi iyi pas veremediği anlamına gelmiyor diye düşünüyorum) hatta playofflarda sorumluluk almaya takımı oynatmaya bayılan evet eski adamın aynısı olmayan ama hala bir faktör olan Allen İverson muhteşem yöntemlerle küstürüldü ve sakatlığı bahane edilerek sezonu kapattığı açıklandı,kısacası o da yok ve ortalama üstü bile olmayan pas yeteneğiyle Will Bynum ın yahut stuckey nin bu işi yapabileceğini sanmak saftilik olur.Dolayısıyla Rip de gerektiği kadar aktif olup burada bir avantajı Pistons lehine rahatça yazdıramayacak ortalama performanslarda gezinecektir.
1 numaralarda sezonun flash ismi hatta takımın yapmış olduğu cazgırlıklarla all-star olmayı da başarabilmiş Mo Williams eski şutör kimliğinden bu sezon uzak görünse de çok değil yine 2 sene evvel Detroit in deyim yerindeyse kıçına son tekmeyi atan Daniel Gibson a karşılık ileride iyi işler yapabilecek çaylakımsı Will Bynum ve şimdiden gelecekteki performansı hakkında ip uçları veren ama neticede o da bir çaylakvari Rodney Stuckey in isimleriyle karşılaşıyoruz.(ikisinin geçen seneki toplam oynama oranları ayrı takımlarda da olsa toplandığında maç başına 29 dakika)oyunun Cavaliars adına hücum yönünde ilk defa ciddi playoff tecrübesi yaşayan Mo nun üç aşağı beş yukarı sezon ortalaması 17.8 sayıya yakın bir performans sergileyeceği söylenebilir.önemli olan üzerindeki muhtemel Play off tutukluğunu aşması olacak zaten takımı Cavaliers için.Pistons içinse Stuckey seride az da olsa bir x-faktör rolüne soyunabilir.sheed in dış Mcdyess in orta mesafe şut tehditi Cavaliars savunmasının o boğucu pota altı yoğunlaşmasını etkileyeceği için Wade vari drive yeteneğiyle pota altında bol bol turnike atma ve faül alma imkanı bulabilecek 23 yaşındaki guardın bu şansları nasıl kullanacağı sezonda yakaladığı saha içi yüzdesi 43,9’a ne kadar yaklaşıp nasıl bir istikrarla savunmanın çok sertleştiği anlarda bu şutları bulabileceği belki tam anlamıyla bu seri için değil ancak gelecekteki Mr.Big Shot ını arayan Pistons için en önemli sorular olsa gerek.sonrasında ise bu genç adamın rezalet kelimesinin 3 kademe üstünde falan olan üçlük kullanım yüzdesini düzeltmesi (evet Nba de hala yüzde27yle üçlük atan oyuncular var ve üstelik guard bunlar bi de utanmadan:) )kariyeri açısından ilerleyen zamanlarda faydalı olacaktır,zira eğer pistonsta değil de şutör olmayan uzunlar barındıran Nuggets ta falan oynasaydı o delici penetreleri muhtemelen hiç bi işe yaramayıp yeni Smush Parker ı olacaktı Nba in.
X-faktör noktasına geldiğimizde ise tamamiyle organize hücum eden değişik varyasyonları oynayabilen guard ve pota altı kombinasyonlarıyla tamamen bir defans takımı ya da çok iyi bir ofans takımı kimliğine kolaylıkla ulaşabilen Cavaliers a karşı Detroit in gariban,the yumurta kafa nın saçma isteklerine sahada bulundurduğu saçma takım dizilimlerine karşı performans vermeye çalışan benchini ya da bünyesindeki herhangi bir oyuncuyu göstermek çok zor.biraz Stuckey biraz Rip biraz da Tayshaun un modern basketbolun en physically gifted oyuncusu olan Lebron karşısında savunmadaki yıpranmasının hücumuna daha az yansıması…Bunlar belki The Q da maç almalarına yetmeyecek ancak Lebron un istediği düdükleri,daha doğrusu takımının The Q da her zaman çalınan düdükleri alamaması sonucu çemkirik makinasına dönüşecek takım arkadaşları ve coachının toplayacağı antipatinin hakem kararlarına yansıyabileceğini ve bu ortamı lehine kullanabilecek veteranların da Pistons ta bulunduğu düşünülürse ittire kaktıra Motor City de süpürülmeyi hiç istemeyecekleri serinin 4. Maçında bir galibiyet almaları mümkün olabilir.Ancak yine de yetmeyeceğini hele önceki maçlarda kendilerini çok zorlamaları halinde bunların ötesinde mucizevi bişeyler olmaması halinde Piston ların ikinci Bad-Boys era hadisesini evlerinde süpürüldükleri bir 4.maçla kapatacağını düşünüyorum.4-0

19 Nisan 2009 Pazar

Los Angeles Lakers Utah Jazz Playoff eşleşmesi

Bu isimde bir blog un açılış yazısı olarak nasıl duracak pek kestiremiyorum ama Nba de play-off eşleşmelerinin ilk maçlarını geride bıraktığımız şu günlerde geldiğim yoğun gaz sonucu:P,bu serilere ve genel gidişata daha geniş bir perspektiften bakabilmemizi amaç edinerek yazmış olduğum bu ilk yazımda,işleri biraz daha detaylandırarak ele almak amacındayım.(sınav dönemlerim nedeniyle her seriye ne kadar vakit ayırabilirim bilemiyorum ancak elimden geldiğince yazmak niyetindeyim)
Şu noktada girizgahı artık keserek söyleyeceklerime geçmek kabak tadı vermemesine neden olacaktır sanırım:D
ilk ele almaya çalışacağım seri destekçisi olduğum batı birincisi la lakers(65-17)ın sekizinci utah jazz(48-34) ile oynayacağı seri olacak.
Farketmiş olacağınız üzere iki takımın galibiyet mağlubiyet sayılarının mağlubiyet kısmında iki kat daha az yenilmiş bir los angeles lakers görmekteyiz.ancak bu rakamları biraz açmak gerekirse utah jazz ın evinde tüm sezon boyunca oynadığı 41 maçın sadece sekizini kaybettiği ve bu oranla tüm nba de 5 inci olduğu unutulmamalı(geçen sene bu kriterde ligin birinciliğini kimselere kaptırmamışlardı) .özellikle yine geçtiğimiz sene boston celtics takımının evinde hiç maç kaybetmeden nba şampiyonu olması,hatta lakers ın da final serisinde dışarıda hiç maç kazanamaması ile iyice dillere yerleşen play-offlarda ev sahibi olma avantajının hemen hemen galibiyetle eş değer olması tezinin test edilmesi açısından yüzde 50 üzeri takımlara karşı rezalet bir yüzdesi ve daha kötü bir dış saha performansı olan utah ın playofflara ev sahibi olma avantajıyla girmesini çok isterdim fakat bunu başaramadılar.
Her neyse seriye geri dönelim ve takımları kadroları bazında ele almaya başlayalım ilk ele alacağımız pivot bölgesinde lakers ın yeni franchise player ı Andrew Bynum ın geriye dönmüş olması ve milli basketbolcumuz Mehmet Okur un ilk beş başladığı Utah Jazz la karşılaşmaktayız.
Sakatlıktan döndükten sonra oynadığı maçlara bakıldığında;Bynum ın pota altı mücadelesinden uzak durduğu,reboundlarda elini kendince haklı olarak pek taşın altına sokmadığı(iki sene üstüste aynı takıma karşı,üstelik çok iyi oynadığı bir dönemde talihsizce rebound mücadelelerinde sakatlanmış olmasını unutmamak gerekir) gözlemlenmekte.Bu açıdan bakıldığında Bynum için,playoffların kendisine göre ısınma manası taşıyan şu maçlarında karşısında önemli olmadığı söylenen ancak pek de öyle gözükmeyen sakatlığından mecburen tam iyileşemeden dönen Mehmet Okur’u görecek olması çok sevindirici bir haber olsa gerek.Mehmet’in iyi bir reboundçu olduğu Nba takipçilerince bilinen bir gerçek ancak utah hucum setlerinde tepedeki ve yayın yanlarındaki şutör uzun rolünü oynayan Mehmet’in hucüm reboundlarını zorlamaktaki etkinliği kısıtlanmakta,zaten itiş kakışı çok sevmeyen milli oyuncumuz şayet utah ın oyun sistemi değişip yahut kendisi daha fiziksel bir oyun tercih etmedikçe Andrew Bynum ın istediğini ona verecek ve özgüveninin yerine gelmesini sağlayacaktır bu gerek Utah gerekse diğer takımların çekinmesi gereken bir durum.zira gaza gelmiş Bynum un neler yapabileceğini özellikle sakatlık öncesi çok net gördük.
4 numaralara geçersek Lakers ın İspanyol oyuncusu Pau Gasol ve Carlos Boozer ın isimleriyle karşılaşmaktayız.Bir çokları serinin en önemli eşleşmesi olarak bunu görmekte(en önemli oyuncular ve eşleşme konusuna geri döneceğim)Boozer bu sene Utah ta takım ve şehir üzerindeki prestijini en çok kaybeden oyuncu olarak göze çarpıyor.Uzun süren sakatlık döneminde yedeği Paul Millsap ın kendinden aşağı kalmayan performansı ve döndükten sonra da pek bekleneni verememiş olması kontratının son yılındaki bu oyuncunun çok memnun olduğu bir durum olmasa gerek. Bu nedenden ötürü Boozer ın hucumda sazı eline almak isteminin şahlanacağı maç maçlar hatta seriyi tek başına almak isteyeceği muhakkak.ancak bunu yaparken savunma yapması ve muhtemelen Bynumla eşleşeceği için itiş kakıştan kaçınmaması gerektiği de unutulmamalı ki kendisi de savunmadan ve itiş kakıştan pek hoşlanmaz:D Pau Gasol ise Lakers ın yine geleceği olarak görülen oyunculardan bir tanesi.onun da dış şutu olan bir uzun olması ve sertliği sevmemesi bu serinin pota altında belki de en az “kavga-dövüş”ün yaşanacağı seri olmasını Paul Millsap ın oyunda olmadığı anlar için neredeyse garanti ediyor:D açıkcası kağıt üzerinde her iki mevkide de daha güçlü görünen takım lakers ancak Boozer ın performansı ve Memo nun sağlığı bu noktada dengeleri çok değiştirmeyecek olsa da önemli bir faktör.
3 numaralar serinin kaderini belirleyecek en önemli unsurlar olarak öne çıkmakta Lakers ta savunma direncini arttırmak ve benchi daha canlı bir hücum takımı haline getirmek amacıyla ilk beş başlayan isim Trevor Ariza,Utah Jazz da ise takımın geri kalanıyla arasının pek iyi olmadığı bilinen Krilenko nun hucumda daha önemli bi insiyatif olması ve bu baş ağrısından daha az zararla kurtulmak isteyen Jerry Sloan ın C.J. Miles ı ilk beşte kullandığını görüyoruz. Esas oğlanlar benchten gelsin ve takım yapısı bozulmasın diye ilk beş başlayan bu iki oyuncudan C.J. Miles çok istikrarlı bir dış şuta sahip olamasa da eli ısındığında gerçekten önemli işler yapabilecek bi oyuncu.pozisyonu için çok avantaj yaratmayan hatta zaman zaman dezavantaja dönüşen fiziği ise bu seride işine yarayabilir.daha kısa olmasına rağmen Ariza ya göre daha ağır ve güçlü olan Miles ın yapacağı post uplarla bulacağı yakın şut şanslarını iyi değerlendirmesi Utah a bir avantaj yaratabilir.Jerry Sloan pek şablonlarından çıkmayı sevmeyen bi koç ancak bu seri baz alındığında gerek bunu gerekse Harpring in oynadığı anlarda özellikle pota altında yaratacağı miss-match sorununu elinden geldiğince kullanacağını ve hücumda bu sayede bişeyler üretmeye çalışacağını düşünüyorum.oyunun diğer yanındaysa arizanın hızlı penetreleriyle başa çıkmak için Miles ın bi kaç adım geriden savunma yapması faul sorununa girmesine neden olabilir bu da hücumu aksatacak olsa da Utahta zaten 3 numaradan bol bişey yok:D
2 numaralarda Lakers da Kobe Bryant, Utah Jazz ise Nba deki ikinci yılını yaşayan Ronnie Brewer ı ilk beşlerinde başlatmakta.Kobe Bryant için söylenebilecek aslında çok şey var ancak dikkat edilmesi gereken husus bu seride özellikle fiziğinin yerinde olmasının çok önem taşıması.Geçen sene Utah a yaptıklarını hep beraber gördük bu sezon da kaldığı yerden devam etti(sezon içi Utah a karşı sayı ortalaması 31.3 sayı geçen sene playofflarda ise yüzde 49la 32 sayı)sakatlık yahut benzeri bir sorun yaşamazsa ligdeki hızlı ve dış şutu da olan bütün iki numaralar gibi pota altı savunması çok kötü olan Utah için büyük bi skor tehditi barındırıyor.Black Mamba nın hemen hemen kendisine karşı oynayacak bütün Utah savunmacılarına göre olan fizik dezavantajını en azından kariyerinin şu dönemi için sahip olan hızıyla kapatacağı söylenebilir.Bu noktada Ronnie Brewer ın penetrelere mümkün olduğunca izin vermemesi ve onu Lakers taraftarının çok iyi bildiği gibi oyuna küstürmesi yahut rakibin oynamasını istediği oyunu kabul ettiği moduna sokabilmeyi başarması gerekiyor.Nba deki ikinci yılını oynayan bu oyuncunun bunu başarıp başaramayacağı çok büyük bir soru işareti ancak bana kalırsa en azından bir maç bunu yapabilecek olduğunu düşünüyorum Brewer ın.
1 numara pozisyonunun ise Utah ın en avantajlı pozisyonu olduğunu görmek çok zor olmasa gerek.Ligin en önemli 3 point guardından biri(bence ikincisi) olan Deron Williams ın karşısında Lakers cephesinde istikrar ve tecrübenin günümüz Nba indeki en önemli temsilcilerinden(geçtiğimiz sene ki seriyi de çok iyi oynamış) Derek Fisher bulunmakta.Deron Williams ın gerektiğinde fizik avantajını,gerektiğinde süratini ,gerektiğinde ise istikrarlı dış şutunu kullandığı malumunuz. O her maçta yaptığı gibi arkadaşlarına boş şutlar yaratmaya ve skor üretimine devam edecektir ve yaşlı Fisher ın oyunun iki yönünde de ona çok cevap verebileceğini düşünmüyorum çünkü yaşlı bacakları yüzünden hem kendisinden hızlı hem de kendisinden daha güçlü oyunculara karşı hem de ne durumlara düştüğünü gördük sezon içerisinde.burada Lakers cephesinde kilit oyuncu Phil Jackson ın yeni buluşu shannon brown olacak bana kalırsa.oyunda kaldığı kısıtlı sürelerde hem farmar kadar güçsüz kalmayıp pozisyonu için fazla olduğu söylenecek gücünü hem de fisher kadar yavaş kalmayıp hız avantajını Lakers lehine kullandığı takdirde belki bu matchup ın galibi olamayacak takımı ancak kuşkusuz buradan en az zararla kurtulmayı başarabilecek.
Serinin x-faktörü olarak ise Lakers Bench mob unun karşısındaki ligin en önemli bench moblarından olan Utah bench mob u olarak görünmekte.Her ne kadar Odomun benche dönmesiyle eski etkinliğine yaklaşabilecek bir görüntü çizse de unutmamak gerekir ki Utah benchi de en az lakers benchi kadar etkili bir bench.ayrıca lakers bencinin sezonun ikinci yarısında alındı denen maçlardaki farkları nasıl ezdiği ve ilk beşi adeta “şu maçı bi daha alın abi yea” diye sahaya tekrar yolladığı da biliniyor.Play-off döneminde 7-8 oyuncuyla oynayan takımların ne kadar sıkıntı çektiği dikkate alınırsa Utah ın da büyük şanssızlığı gününde olduğunda bu avantajından minimum derecede faydalanabileceği Ligdeki nadir takımlardan birine karşı oynuyor olmak.yine de birkaç maç kazanmasına yardımcı olabilir Utah ın BENCHİ.
bu kadar laftan sonra seri sonucunu tahmin etmemek olmaz:D Lakers ın 4 -1 alacağını düşünüyorum bu seriyi.

hoş geldiniz

İlgi alanlarım müzik,sinema,NBA,siyaset üzerine kafamdakileri yazmaya çalışıp arada belki serbest saçmalayışa geçebileceğim birşey oluşturmak var kafamda bakalım becerebildiğimce,ilk blog denemem olduğu için bilemiyorum ama kendimi nimetten sanıp hoş geldim demek uygun olmasa,zaman ayırıp yazdığım şeyleri okuyan yahut okumak isteyip,geçerken takılıp bakmış "aman be" deyip geçmiş de olsa 1-2 saniyesini çaldığım sizlere hoş geldiniz demek uygun olsa gerek..